Yazan : Kamal
Chomani @KamalChomani
Irak’ın Kürdistan
bölgesi ile Türkiye arasındaki son enerji işbirliği bir çok kişi tarafından,
Kürtlerin uzun zamandır ertelenmiş düşü olan Kürdistan Bölgesel Yönetiminin
(KBY) bağımsızlığına giden yol olarak görülüyor. Bununla birlikte bütün
yumurtaları Türkiye’nin sepetine koymak Türkiye’ye bağımlı bir KRG yaratmakta
ya da Türkiye’nin sömürgesi olmaya başlamak, Türkiye’nin Kürdistan’a karşı
geliştirebileceği pozisyon değişikliklerinde KBY’yi kırılgan hale sokmaktadır.
Irak’ın Kürdistan bölgesi 45 milyar varillik
rezervi ile devasa petrol firmaları için merkez haline geldi. KBY’nin son
Türkiye ziyareti ve Barzani’nin Başbakan Erdoğan dahil Türk yetkililer ile
görüşmesi milyarlarca dolar değerindeki boru hattı projesinin ortaya çıkması
ile sonuçlandı. İlginç olan, bir boru hattının neredeyse bitmek üzere olması ve
bir diğerinin yolda olması. Daha ilginci ise, Türkiye’nin KBY kaynaklarına
ulaşarak Rusya ve İran gazına olan bağımlılığını bitirmeyi umuyor olması. Aynı
zamanda Türkiye KBY’nin enerji gelirlerini Türk bankalarında tutmayı umuyor.
AKP’nin bölgenin
yeni Osmanlısı olma rüyası, dinamik bir ekonomi ve Körfeze doğru emniyetli bir
güzergah gerektiriyor. Ancak, KBY yedeği olabilir. Yaklaşık 1.000 Türk şirketi
ve 30.000 Türk vatandaşı Kürdistan bölgesinde çalışıyor. Gerçekte, Türkiye’nin kendi ihtiyaçlarına
yetecek gaz ve petrol yok. İran ve Rusya’nın Türkiye’ye gaz sağlamalarına rağmen,
Suriye krizi Türkiye-Rusya ve Türkiye-İran ilişkilerinde sorunlara yol
açtı. Buna rağmen Türkiye KBY’den daha
ucuz daha fazla gaz alma imkanına sahip oluyor. Kaynaklar bu fiyatın Rusya ve
İran’a ödenenin yarısı olduğunu açıklıyor.
Sırf mantar gibi
fışkıran otel ve devasa alışveriş merkezlerini görmek için Erbil’e yolunuz
giderseniz, Türk şirketlerinin ve işgücünün Kürt pazarını nasıl işgal ettiğini
görebilirsiniz.
Eğer Türkiye,
Kuzey Kürdistan’daki Kürt topraklarının sömürgecisi ise, Güney Kürdistan’ın da
yeni sömürgecisi olmaya çabalamaktadır. Türkiye KBY üzerindeki kültürel,
politik ve ekonomik etkisi arttırmıştır. Kültürel alanda, Fethullah Gülen
okulları ve üniversiteleri KBY’nin yardımı ile açılmaktadır. Ekonomik alanda,
bölge ve dünyadaki hiç bir ülke Türkiye’nin buradaki varlığı ile rekabet
edemez. Politik olarak Türkiye’nin entrikalarına karşı pozisyon üretecek
adımları atamayacak kadar kaotik durumdadır. Bu ikili arasındaki dengesiz
ilişki Kürdistan Bölgesindeki bir çok kişiye Osmanlı Sultanlarının dönüşünü
hatırlatmakta ve korkutmaktadır.
Boru hatları
KBY’nin istikrarlı ve gelişen bir ekonomiye ulaşmasını garantilemekte önem
taşımaktadır. An itibarı ile KBY’nin 100 milyar doları aşan Irak bütçesindeki
payı % 17’dir.
KBY’nin ekonomik
ve diğer alanlardaki tekelci oligarşik, aşırı yozlaşmış ve kayırmacı tutumu
olmasaydı, bölge daha gelişmiş, demokrasi ve ifade özgürlüğü daha başarılı
olacaktı, toplum boru hattı projeleri dahil olmak üzere KBY’nin projelerine
daha iyimser bakacaktı.
KBY’nin gaz ve
petrol ile ilgili 2013 planları, özellikle uluslararası pazara Türkiye
üzerinden iletilecek günlük 250.000 varillik proje imzalanması merkezi Irak
hükümetini de endişelendiriyor.
Petrol şirketleri
merkezi Irak hükümeti ile yaptıkları teknik hizmet anlaşmalarına kıyasla, KBY
ile yaptıkları ortak üretim anlaşmalarından o kadar çok kazanıyorlar ki, Exxon
Mobil merkezi hükümetin kendisini Güneydeki petrol sahalarından atma
tehdidinden endişe bile etmedi.
Erbil-Bağdat
arasındaki yaklaşım farkları çözümsüz durumda. ABD bu konuda KBY’yi desteklemedi.
ABD ayrıca KBY-Türkiye enerji işbirliğinden çok endişeli ve KBY’yi petrol
politikaları ile ilgili destekleme ya da karşısında durma ikilemi ile karşı
karşıya. Her iki durumda da KBY, Türkiye ile daha güçlü bağlar kurmayı
planlıyor.
Erbil – Bağdat
arasındaki tansiyondan hoşnut olmayan ABD, Irak’ın parçalanmamasından yana
tavır almış durumdadır. Bağdat4ı kamuoyu önünde açıkça destekleyerek, ABD’nin
ülkenin tüm parçalarındaki petrol kaynaklarına ulaşımını garantilemek
istemektedir.
Bu durum KBY’nin
ExxonMobil ve Chevron ile imzaladığı anlaşmaların kendisini Irak merkezi
hükümeti ve çevre ülkelerden gelecek tehditlere karşı koruyacağı ve bu
şirketlerin Kürdistan’ın çıkarları için lobi yapacağı düşüncesinin yanlışlığını
açık bir şekilde gösteriyor.
Bu iki dev
şirketin varlığının, iki ABD tugayının KBY’de bulunmasına eşdeğer görülmesine
ragmen ABD, petrol çıkarları tehdit altında olduğunda bir şekilde koruma
sağlayacaktır. Aynı şekilde ABD ve Türkiye yakın ilişkilere sahip olsa da ABD,
Irak’tan yeşil ışık görmeden Türkiye-KBY ticari ilişkilerine karşı bir pozisyon
almaya devam edecektir.
Petrol ve gaz
KBY’nin bölgesel bir oyuncu olarak görülmesine olanak sağladı. KBY-Türkiye
hattı 2013 sonunda tamamlandığında, Kürdistan petrol uluslararası limanlara
ulaşabilecektir.
KBY-Türkiye
ilişkileri zirvede olmasına rağmen gerçekte ilişki daha çok Mesut Barzani
liderliğindeki KDP ile Türkiye arasındadır. Mesut Barzani ve delegasyonunun son
Diyarbakır ziyareti (insanların kızgınlıkları ve diğer partilerin endişelerini
unutmadan) bu ilişkinin nasıl formüle edildiğini göz önüne sermektedir.
Türkiye’nin
yaklaşık 1000 firması (diğer bütün ülkelerden fazla), KBY’de faaliyet
göstermektedir. 10 milyar dolarlık Türk yatırımı ve ticareti KBY’yi Türkiye’nin
yeni sömürgesi haline getirmektedir. Türkiye’nin KBY’de ki pazara daha çok
ihtiyacı olmasına rağmen, KBY giderek bağımlı bir muz cumhuriyeti haline
gelmiştir. Türkiye ile KBY arasındaki ticaretin2013 yılı içinde şaşırtıcı bir
şekilde 15 Milyar dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu durum Türkiye’nin gayri safi milli hasılası
için Almanya, İngiltere ve Fransa ile yaptığı ticaretten çok daha karlıdır.
Boru hattı hem
Türkiye-Irak hem de Erbil-Bağdat arasındaki ilişkilerde gerilim yaratmıştır. Bununla birlikte Ankara-Bağdat arasındaki son
gelişmeler (Davutoğlu’nun ziyareti ve Maliki’yi resmi olarak davet etmesi
dahil) KBY liderliğinde Türkiye’nin Bağdat’ta daha fazlasını bulması halinde,
kendilerini ortada bırakabileceği ile ilgili alarm zilleri çaldırmaya hizmet
etmeli. Bu kırılganlığın çok önemli ve tek nedeni var: KBY’nin şu anda
uluslararası pazara, özellikle denize ulaşmak için Türkiye’den başka opsiyonu
bulunmuyor.
KBY’nin en büyük
önceliği gaz ve petrol için başka güzergahlar bulmak olmalıdır. Şu ana kadar
sadece, kendi Kürt sorunu olan ve binlerce Kürdü katletmiş bir ülke olan
Türkiye ile bölgesel enerji ilişkileri kurmuştur. Verili durumda KBY ve Türkiye
arasındaki ilişki daha çok iki siyasi parti, yani AKP ve KDP arasındaki
ilişkidir. İki ülkeden birinde siyasi durumun değişmesi bu ilişkiyi tehlikeye
düşecektir.
Muhalefetteki CHP
ve MHP tekrar iki büyük parti olamazsa bile İstanbul’daki kamuoyu
yoklamalarının gösterdiği gibi özellikle Gezi protestolarından sonra AKP’de bir
düşüş var. Dahası Türkiye’de Kürtlerin mücadelesi ilerliyor ve belli ki
Türkiye-KDP ilişkilerinin kendi aleyhine inşa edildiğini düşünen PKK, KDP’nin geliştirdiği
Türkiye-KBY ilişkisinden hoşnut değil.
KBY uluslararası
limanlara ulaşmak için başka bir yol bulmalıdır. Eğer Barzani ve KDP daha akıllıca
davransaydı, PYD ile ilişkileri normalleştirseydi, Ürdün üzerinden ihracat
pazarına ulaşmak için Rojava seçeneğini kullanabilirdi.
Maalesef KBY
liderliği Kürtler arasında ilişki ve bağları güçlendirmek yerine, Rojava’ya
karşı geliştirilebilecek tüm kirli oyunları hayata geçirdi. Rojava Esad sonrası Suriye politikasında ve
haritasında en büyük oyuncu haline geldi. Yaarubiye sınır kapısının El Kaide
kuklalarından kurtarılması uluslararası ve bölgesel güçlerin PYD’yi daha
ciddiye almalarına neden oldu. Artık PYD göz ardı edilemez. Esad sonrası Suriye
devasa ekonomik bağlantılara ihtiyaç duyacak. Eğer Erbil Rojava’ya karşı
komplolarına son verirse, Rojava Şam ve Erbil’i yakınlaştırabilir.
Bir diğer
güzergah ise İsrail’in Uluslararası Hayfa Limanı’dır. Bu bazı uzmanlar
tarafından tartışılsa bile KBY’nin İsrail ile kurulabilecek ilişkilere şüpheli
yaklaşan kamuoyu problemini çözmesi gerekecek.
KBY Irak’ın
bileşenlerinden birisi ancak, Irak’ın Kürdistan, Sünnistan ve Şiistan olarak
üçe bölünmesi ile bağımsızlığını kazanması daha kolay olacaktır. Bu aynı
zamanda sekter şiddetin gün gün arttığı Irak’ta ki kan banyosunun sona
ermesinin tek yoludur. Geçen ay ölen sivil insan sayısı 5.000’I bulmuştur. Eğer
bölünme gerçekleşirse, Kürtler hem sünniler hem de şiiler ile iyi ilişkiler
kurar hem de Şia devleti aracılığı ile denize ulaşabilir.
Sonuçta KBY
uluslararası pazara ulaşacak başka bir güzergah bulamazsa, Irak’tan kazandığı
bağımsızlık, Türkiye’ye bağımlılığa dönüşecektir. KBY, Türkiye’de ki Kürt
sorunu çözülmeden, Türkiye’nin hiç bir Kürdün dostu olamayacağını akılda
tutması gerekir. Eğer Türkiye KBY’den büyüleniyorsa bunun iki nedeni vardır:
KBY kaynaklarına ulaşmak ve KDP-PKK arasındaki çatışmaları körüklemek.